FATIHA MÜRSIT
Gecenin Sarkıları
Çeviren: METIN FINDIKÇI
Artshop yayıncılık- Istanbul 2008
Metin Fındıkçı
Fatiha Mürşit’in şiiriyle, ancak Fas’in casablanka şehrindeyken mahcup ama fettan bakışlarıyla, bana yanaşıp kendini tanıtınca tanıma şansım oldu.
O akşam otele döndüğümde imzalayıp verdiği kitabını karıştırırken ; kendine has bir şiir yazdığını farkına vardım.
Hemen şunu fark ettim : belki acele verilmiş bir karardı ama, sonradan iki kitabını okuyunca yanilmadığımı anladım.
İspanyol şiirinin asiliğini ve Fransız şiirinin inceliğini taşıyan bir şiir yaziyordu ve ben ilk anda önsezimle bunu yakalamıştım.
Mürşit’ in şirinde iki bireyin (kadın ve erkek) arasındaki o sıradan ve üstünde durulmayan bir çok ilişkiyi, anı basit ve lirik bir dille anlamaktadır. şiirinde sır yok, ihanet yok ve ayanda kendi yüzüne bakarken gördüklerini olduğu gibi dizelere dökmektedir, İçinden mırıldandığı arzuyu ve isteği yüksek selse söylemektedir. İşte bu basit söylem bana fransız şiirinin önde gelen lirik şairi Jacques Prevert’i anımsatıyor.
Bu basit söylemde bir de şehvetin cehennem sıcağının asilği dolaşmaktadir. Her dizede yakan bu ateşin volkanında duyumsuyor kendini insan ? İspanyol şiirinin o başkaldıran sesini, Fatiha’nın şiir coğrafyasında dolaşırken duymak mümkündür.
Bu her iki ülkenin şiir izleri Mürşit’in şiirinde bulunması son derece doğaldır. Gerek bulunduğu, yaşadığı bölge Endülüs’e olan yakınlığı ve gerekse fas ile Fransız kültürleri iç içe yaşamış olmalarından kaynaklanmaktadır. Önemli olan bu etkiyi taşırken kendine has bir söyleyiş biçimi bir ahenk ve ses yaratmasıdır. İşte Mürşit şiirinde bunu başarıyor.
Fatiha Mürşit şiiri, her iklimde yetişmeyen ve sıcak iklimlerin çiçeği olan Begonvile benzetiyorum. Kendine has yapısı, kendine özel yaprakları ve çiçeklerinin rengi çok nadir başka çiceklerin rengine benzer.
Türkçe’de ilk defa kitaplaştırdığım bu şiirleri şiir severlerin beğeneceğini diliyorum.
Gecenin Sarkıları
Artshop yayıncılık- Istanbul 2008
ASIGIN YAPRAKLARI
1
Ben’in becerisi gebedir
benim ve mürekkebin arasinda
deniz costukça
Nasil bagiriyor
bu kalp düstügü yolda
yapraklarin
uçurdugu rüzgarla
2
Gecenin
kucagina tökezlerim
bedenimin harflerini örerim
korkuyla
soguklugundan
sakinmak için
ey batan yildiz
bu ruhun bütün aliskanliklari
sana feda olur
ve bütün yola bakan pencereler
bu kalbimin ardindadir
göçün
bütün yollari bende tükenir…
seninle
ey ilahim
kanimin akisi
bir adanin bitisidir
dönüsüm
düslerimin kiyisinadir
martilar
dönüsümün kilavuzu
dönüsümün yüzlestigi
kirikligim
yarali kalbimde
çiplak
bir yol gibi
rüzgarin akintisinda
3
Sana geldim
çiplak bir ruhla
sakli ellerimle
mizrakla
dürt
içimdeki ask zamaniyla
yeniden dogayim
yasami yutarak
iki meme ucuyla
4
Korkuyla
rüzgara
savrulur
kanatlarim
bulutunu
yutarim
ey kadin
atimin
nedeni
sundugundur
kalbimin
özgürlügünde
ellerin
soyar beni
dolmak için
bütün yollara
sarhoslugum
sendendir
ey kadin
aci veriyorsun
5
Gözlerini düslüyorum
düslüyorum…
dizginlenmeyen asiligimle
sende gizleyerek
barut fiçisini
zalimlerin koynundan
akarim
beni kilitleyen
suskun benliginle
sende gizlenenle
yüzlesirim
çektigim iskencemle
nerede gizleniyorsun?
gölgemi nasil göstereceksin
seninle yüzlestigimde?
6
Gecenin kalabaliginda
adimlarimi ayiriyorum
ayaklardan
yürümeyi yeni ögrenen çocuk gibi
tökezliyorum
kucagi ariyorum
bacaklarimi toplayan
agirligim
sana
batmanin bedelinde
ve ben düslerimin
doldugu yeri ariyorum
7
Askinin
tilsimini ayiracagim
boynumdan
ve saçlarimla
yüzlesecegim
yedi dalgayla
yikayacagim
çilli bir horozu
kesecegim
çocuklugumla
yorulacagim
yildizlarin büyüsüyle
ve dügmelerini çözecegim
gögsümün karanlik
tepelerinden
çukura
hasretimden
ve sevinçimden
aglayacagim
8
Bana döndün
perdeleri sen açtin
dokuyarak yastigimin üstüne
mendilleri
ayrilik çiçeklerinden
dikenlere dikkat etmemi istedin
yavasça yapistirdigin
oysa umursamiyorum
gözlerinde beliren öfkeyi
9
Bozguna ugrayan harfler
beni hasta eder
ey kadin
sendeki bozgunla
tökezliyorum
savas yorgunluguyla
10
Onun evindeki kokuyu çözmek için
gittim…
ondan niye kaçayim?
Benim benliginle
doluyken
ondan kalan sorularin yanitlarini
ögrenmek için gittim…
içim isindi
samdan karardi
kahve fincani… sarhos
dudaklarindan kaçti
11
Sana veda ettigim yerde
öfkemle karsilarim seni
kaçisa yakin
bosluga geçerek
bakislarindan…
anlamina geri dönerim
bulundugun yerdeki
anlamla
12
Günesin
battigi yöne yürürüm
yorgun…
Yagmurun altinda
tavaf ederim
siirlerin nagmelerini
sevgilimin
yoklugunda
Aci kahvemi
gazete satirlari arasinda
bulurum
mürekkebi ararim
tedirginligimi çogaltan
Geç kalan günü
uzatirim
beni durduran
köprü geçisleri
beni kovan
düslerim acilasir…
bulusma yerinde
bütün yönler
karanlik
göz yaslardan
ve aksam olur
gözlerinin siyahligiyla
sarinirim
ve dogacak ayi düslerim
13
Yoklugun bana
Abdülvahab’in
nagmeleriyle gelir
ona yanit veririm
“Ben aglarken yürüyemem”
bana ninni olur
akan yaslar
14
O dagin
tepesinden
gönderilir
arzu agaçlarin arasindan
bu duman
beni sana çagiran
ipekten vadinin hüznü
beni costuracak
servi agaçlarinin uykulu esintisi
kulaklarima vuracak
düzlüklerin ugultusunu
duymayacagim
gözlerinde
bu son sabah
özürle dogar
son yolculuk gibi
15
Günesin alevi
söner
sofrasiz
günde
beni içine çeker
külden bir yemek
Gögsümün
üstünde parlar
beyaz gömlegin
bakislarimdaki
siyaha baglanir
sarkisini söylerim
atesten kalemlerle
soguklugum dökülür
senin üstüne
beni bir çember sarar
zamanla…
günes göz kirpar
beni karanliga birakarak
16
Gözlerimle sararim
dalgalarin kucagini
yatakta uzanmis
ve yüzerek…
sen denizin nemine
siginmis
geçiyorsun
uzaklasan gemide
bu mesafenin siddetiyle
sarhos…
oysa susuzlugum
sanadir.
17
Her seyden
kalbim ürkek
mutluluktan
hüznün bedeninden
kiskançligim
burada bulunmandandir
günbatimi gibi
büyünle
beni hapsedersin
18
Geceyi
kovulmus kabul ederim
içine girip
ayla
uzanirim
ruhun deliginden
süzülen bulutun
suretine
gök bosalir
uzak sularin
oldugu yere
ve siyahligin inledigi
yere
geceyi
kovulmus kabul ederim
içine girip
ayla
karanlikla
dolar
agiti animsatan
ufuk
rüzgarin pencerelerini
tasiyarak
yaklasan kokuyla
bedeninde
sonradan okuyacaklarimi
yazarim
dikenli bir yapraga
gördügüm
ilk kisiliginle
beni büyüleyen